Shazam Nasıl Kuruldu?

Shazam kurucu ortaklarından Chris Barton geçtiğimiz gün 4 Mayıs 2019 tarihinde İnovasyon Haftası kapsamında Türkiye’ye geldi ve harika bir konferans ile izleyenlerle buluştu. Shazam nasıl kuruldu ve ilham verici hikayesini ve Chris Barton’nın deneyimlerini dinlemek için bende sabahın ilk saatlerinde salonunun ön taraflarında yerimi aldım. Bu uygulamayı kullanmayan ve bilmeyen artık sanırım kalmadı. Shazam bir müzik keşfetme servisi. Onunla ilgili 2014 yılında bir yazı yazmıştım. Yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

Chris Barton ilk kez 20 yıl önce Türkiye’ye gelmiş ve Türkiye’ye hayran kalmış. Türkiye’yi çok sevdiğini söyleyerek; gittiğim her yerde ülkenizin ne kadar güzel ve eşsiz olduğunu anlatıyorum diyerek oturuma başladı. Salonda bulunan inovatif kişiler ve girişimci kişiler olduğu için çok fazla mutlu olduğunu ve salonda bulunan kişilerin bu ilham verici hikayeden yararlanacağı için çok heyecanlı olduğunu dile getirdi.

İnsanların bazen inovasyon yapmayı ve şirket kurmayı bazı zorluklardan dolayı çok zor olduğunu düşündüğünü ama aslında böyle olmadığını anlatmaya çalışacağım diyerek şirketten bahsetmeye başladı. Shazam ilk olarak İngiltere’de 2000 yılında kurulmuş. 3 ortak işe başlamışlar. Sonra 4 olmuşlar. (Mukherjee, Chris Barton, Philip Inghelbrecht ve Avery Wang ) İlerleyen yıllarda 140 Milyon dolarlık bir finansman elde etmişler. Daha sonra Apple tarafından 2018 yılında satın alınıyor.

Birlikte çıktıkları Hindistan tatilinden

Shazam İsmi Nereden Çıktı?

İnsanlar tarafından çok sık sorulan bir soru alıyoruz diyor Barton ve devam ediyor. Shazam isminin nereden geldiğini anlatmaya başlıyor. Birazcık sıra dışı bir isim olduğu konusunda çok fazla yorum aldıklarını söylüyor. Shazam aslında Amerikan karikatür şirketi DC Cosmic’in kötü karakterleri arasında yer alıyor. Superman’in baş belası olarak bilinen Shazam, girişimcilere de ilham verdi. Aynı zamanda Shazam, sihirli bir şeyler yapan anlamına geliyor. Ortakların şirket kurmaya karar verdiklerinde ilk başlarda nasıl bir girişim içine girecekleri konusunda hiçbir fikirleri olmadığını ve sadece ortak bir iş yapma fikri olduğunu söylüyor. Sürekli cafelerde buluşup değişik ve farklı ve çılgınca fikirler ortaya atıp beyin fırtınası yapıyorlarmış. Benim ilgimi çeken durumlardan birisi, hayatımda karşılaştığım sorunlardan birisiydi, bir müzik duyuyorum mesela bu şarkı ne diye soruyorum? ama cevap bulamıyorum en sevdiğim müziklere eklemek istiyorum ama şarkının adını bilen yoktu diyor.

Çevremde olanlar bazen cevaplarlardı ama genelde bilen olmazsa o şarkıyı bulamazdım diyor. Bunu telefonumuzla yapsak nasıl olur fikri ortaya çıkmış. 2000’li yıllarda cep telefonları vardı ama gelişmiş değildi. Sadece telefonla görüşme yapmak ve mesaj yollamak için kullanıyordunuz. Biz işte bu müzik öğrenme işini bir adım öteye taşıdık ve mesaj servisi ile müziğin kime ait olduğunu öğrenme servisini başlattık diyor. Aslında olay çok daha büyük diye ekliyor; Bu sadece bir özellikten çok daha fazla ve sadece bir giriş noktasıydı evet şarkının ne olduğunu öğreniyorsunuz ama müzik ile ilgili bir ilham alabilmek, o şarkıya ulaşmak, şarkıyı paylaşmak, sözlerine ulaşmak demekti diyor. Ve yaşadıkları zorlukları anlatıyor.

Ne Gibi Zorluklar Yaşandı

O yıllarda böyle bir teknoloji yoktu diyor. Sesi işleme konusunda bir çok üniversite ile çalıştıklarını bir çok ses mühendise projeyi anlattıklarını ve böyle bir teknolojinin imkansız olduğu cevabını aldıklarını söylüyor. Profesörler, doktora öğrencileri, ses işleme konusunda bir çok uzman onlara destek vermiş. En sonunda Stanford Üniversitesinden bir hoca onlara bu konuda yardımcı olabileceğini söylemiş ve macera böyle başlamış. Tanıştıkları bir profesör o yıllarda ses sinyallerinin işlenmesi konusunda gelecek vadeden bir profesör olarak onlara destek olmuş.

Profesöre bir liste vermişler bu listede çeşitli üniversitelerde ses işleme üzerine tez hazırlayan öğrencilerin isimleri yer alıyormuş. Bu listeyi profesöre vermişler ve 30 kişilik bu liste içerisinden en zeki 5 insanı seçmesini istemişler. Ve buradan yeni bir işe başlayacaklarını heyecanla bu beş kişiye anlatmışlar. Şirketin 4. Ortağı işte bu şekilde şirkete katılmış. Bir diğer yaşadıkları problem; gürültü ve düşük kaliteli hopörlörler yüzünden sesin kalitesini düşüyor olması problemi. Bu problem ses tanımayı çok zor hale getiren bir problem olarak karşılarına çıkmış. Bunu çözmeleri gerekmiş.

Rekabet olarak da bir çok sorun yaşamışlar. Bir ölçek belirlememiz gerekti ve yüzlerce bilgisayar ile çalışmamız gerekti diyor. Bu yüzden bilgisayar yeteneklerini çok üst düzeye çıkarmışlar. Mesela yanlış bir şarkıyı tespit edebiliyordu sistem. Aylarca çalışmışlar ve neredeyse bu işten vazgeçmek üzereyken bir gün bir sesli mesaj aldım kurucu ortaklardan diyor ve ekliyor; bulduk kodu kırdık demiş. Ve böylece Stanford Üniversitesinden o profesör ile birlikte teknik açıdan bu işi çözmüşler.

Google’ın Müzik Versiyonu

Biz Google ne ise müzik anlamında onu yaptık diyor. Her zaman zamanın ilerisinde olmaya çalışmışlar. Biz girişime başlarken iTunes ve iPod gibi teknolojilerin ötesinde bir şey yapmaya çalıştık çünkü biz bunları yaparken dijital müzik ekosistemi kurulmamıştı diyor. Öyle download filan gelişmemişti insanların telefonundan böyle bir şey yapmak akıllarının ucundan bile geçmiyordu. iPhone’nun 7 yıl öncesinde inılmaz bir vizyon ve deneyimle bu fikirleri hayata geçirmeye başladık diyor.

Yapamadıkları şeylerde olmuş mesela 3G teknolojisi özelliği, grafik tasarımları, şarkı sözlerini gösterme yetisi, albüm kapaklarını gösterme yetisi, herhangi bir app yada app store yoktu. Gerçekten çok geride kalmış bir dünyada çalışıyorduk diyor. Çalışmak zorunda kaldıkları telefon Nokia 3310 oldu. 2002’de ‘2580’ adındaki bir şirketi hayata geçirdi. 2580 o günlerde şöyle çalışıyordu; Kullanıcılar 2580’i arıyordu, telefon açıldığında ortamdaki müziği 30 saniye boyunca dinliyordu. Daha sonra bulunan şarkının ismi kullanıcılara SMS olarak gönderiliyordu.

İlk Çıktığında Shazam Nasıl İşliyordu?

Bu servisin ücreti ise 0.50 pound idi.İlk çıktığında kullanıcılar şarkıları sms yoluyla dinletiyordu ve Shazam bu şekilde geri dönüş sağlıyordu.Bir diğer zorluk çok sağlam bir ticari sistem geliştirmemiz gerekiyordu diyor. O zamanlar Amazon yoktu diyor. Amazon’nun Cloud teknolojileri yoktu. Ve çok iyi bir depolama yapmamız gerekiyordu diyor. Dijital müzik veri tabanımız bile yoktu diyor ve sıfırdan bir veri tabanı yarattık diyor. Bir ekip kurmuşlar 19-20 yaşından gençlerden oluşan bir takım tek tek albümlerin deşifresini yapmışlar. Bu gençler bütün albümlerin bilgilerini yazdılar.Lansmanı gerçekleştirdiklerinde veri tabanlarında 1.700.000 şarkı varmış. Bugün 50 milyondan fazla şarkı veri tabanlarında var. Tüm ülkelerden şarkılar sisteme dahil. Yapacağımız tüm her şeyi yaptık diyor.

Aklımıza mükemmel bir fikir geldi ve inanılmaz ve imkansız bir teknoloji yaptık diyor. 7.1 Milyonluk bir sermaye ile başlamışlar. Tüm şarkıların parmak izini toplayarak lansmanı gerçekleştirdiklerini ekliyor. Aklımızda bulunan her şeyi başardık ve milyonlarca kullanıcı şimdi bizimle birlikte bu başarıyı kutluyor diye ekliyor. Aslında tüm bu olanların hiç biri çok kolay olmamış.

Yeni kullanıcıları kazanmak ve yüksek rakamlara ulaşmak çok kolay olmamış. Apple, App Store’u açana kadar bir kaç kez batma noktasına gelmişler. Gerçekten zar zor ayakta kalmışlar.2008 yılından App Store lansmanı ile bizde oarad yerimizi aldık. Olması gereken yer orasıydı. Bugüne kadar yaklaşık 1 Milyar’dan fazla kişi App’i download etmiş ve 8 Milyon kişi her ay ilk defa onları deniyor.

Chris Barton’dan Girişimcilere Dersler

Chris Barton; Girişimcilerin neler yapması gerektiği konusunda bir takım öğütler verdi;

  • Basit ve Sade Olmalısınız

Çünkü her işin yaklaşımı basit olmalı. Müşteri bulmadan, ortaklarınızla kurduğunuz ilişkiye kadar.

  • Cironun ve Gelirin Önemi= Finansman

Bu oksijen gibi bir şey. Shazam aslında insanların sandığı gibi bir şirket değil. 100’lerce hatta 1000’lerce radyo istasyonunda çıkan şarkıları belirlemekten bu verileri satmaya kadar bir yolculuğu eseri. Çok zorlu yıllarımız oldu diyor finansman anlamında aynı şekilde Google, Youtube gibi şirketlerde ilk yıllarında büyük zararlar ettiler. İşte bu zorlu dönemlerde sizi ayakta tutacak finasmanı sağlamak en önemlisi.

  • Kullanıcı, Müşteri Kazanma Konusunda Çok Hassas Olunmalı

Kullanıcı çekme konusunda takıntılı olmasınız diyor. Bir çok start-up var Nasıl farklı ve benzersiz olacaksınız ve kullanıcıların beğenisini kazanacaksınız. Spotify, Youtube ve Google benzersiz işler yaptılar ve kısa sürede büyük başarılara imza attılar.

  • Hayalleriniz Peşinden Gidin

Ben bir hayal kurdum. İngiltere’de SOHO’da bir ofisimin olması hayaliydi bu. Bu hayalimi hep sıcak tuttum. Ve imkansız olmadığını düşündüm.

  • Her Anınızın Tadını Çıkarın

Çünkü tüm bu deneyim inanılmaz bir deneyim. Hiç bir şeyi bilmiyorsunuz ne olacak iflas mı edecek başarısız mı olacak. Denemekten vazgeçmemek lazım. Biz sürekli beraber seyahat ediyoruz. Tüm bu deneyim boyunca ortaklarım benim en büyük dostum oldu.

  • Israrlı Bir Şekilde Devam Edin Pes Etmeyin

Her gün çaba sarf ettik. Bunun bir matematiksel bir gerçekliği de var. Her gün yaptıklarınızı %1 arttırdığınız da 365 gün boyunca inanılmaz bir ilerleme kaydediyorsunuz. Dolayısı ile azimli ve ısrarlı bir şekilde her girişimcinin buna devam etmesi gerekiyor.

  • Hayatta Ki En Büyük Keyif İnsanların Sana Yapamayacağını Söylediği Şeyleri Yapmaktır

Bize de söylediler. Bu işin gerçekleşmeyeceğini. Öyle bir teknolojiyi kullanamayacağımızı, insanların bu teknolojiyi benimsemeyeceğini ve kullanmayacağını ve girişim sermayesi ile bu işin hayata geçmeyeceğini söylediler. Böyle bir yeniliğin insanlar tarafında yansıması olmayacağını söylediler. Ama biz onların hepsini haksız çıkarttık ve hayalini kurdumuğumuz şeyi hayata geçirdik.

Henüz yorum yazılmamış

Yorum bırak

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir